|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ASK HiKAYELERi..
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
DUÂ DERYASI
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Leylalı Mecnun
Emel şehrinin eşrafından ve zengin olan bir ailenin tek ve şımartılmış tek oğluydu.Yakışıklı ve alımlı bi delikanlı idi.Emel şehrinin güzel kızları onun bir nazarına erişebilmek için etrafında pervane olurlardı,lakin o kibrinden hiçbirine dönüp gözucuyla bile bakmazdı.Ama genede içinde bir ateş gün geçtikçe alevlerini artırmaya devam ediyordu.

Derken ateş dayanılmaz bi hal aldı,delikanlının benzi soldu ve yatağa düştü.Delikanlının bu hali tüm emel şehri halkına duyuldu.Anne ve babası neyapacaklarını şaşırmışlardı.Çareyi uzak diyarlarda bulunan ve namını duydukları bi bilgeyi getirtmekte buldular.Bilge delikanlıyı kendi yntemiyle muayene eder ve ailesine..oğlunuz aşık,o aşk hastasıdır…der.Zavallı baba sorar..kime.Bilge tüm bilgeliğiyle cevap verir..Efendi! oğlunuzun bağrını yakan aşk,mutlak aşktır.Bu aşka bir hedef bulmalı,ondan sonra aşk ateşini abı-hayatı ile söndürmenin yolunu düşünmeli.böyle hareket edilmezse helak olması sözkonusudur..der.Anne baba bu işi bir izdivaçla halletme düşüncesiyle şehrin bütün kızlarını delikanlıya takdim ederlerler.Delikanlı hiç birini beğenemez ve günden güne erimeye devam eder.Birgün dışarıda bi tellalın sesi duyulur konağa,şöyle demektedir satıcı…Kapalı bi sandık satıyorum,değeri bin altındır.Yalnız içinde ne olduğunu bilmiyorum.Kimsede bilmiyor,bu sandığı bi alan pişman,bide almayan..der.Anne baba oğullarına belki hoşlanır diye bu kilitli sandığı alır.Delikanlı sandığı açmaya iki gün uğraştıkdan sonra başarır ancak açmayı.Sandığın içinde bir resim ve bir kağıt vardı.Delikanlı önce kağıdı okur.Kağıtta şöyle yazılıydı..Bu sandıkdaki resimMaksut şehrinin padişahı sultan kerametin kızı Aşk Aynası Banu nun resmidir.Bu kızın nur yüzünün yanında zelihalar değersiz birer yıldızdır.O nun tatlı konuşmasına sevimli papağan hayran,o nun aklının ve zekasının üstünlüğü önünde alimler şaşkındır. Banu henüz onbeş yaşında olup Maksut şehrinin gençleri ze Cabilsa bölgesinin sakinleri onun üflade aşıklarıdır.Ey bu resmi görecek olan zavallı! Sen onun sahibine aşık olmakla başını belaya sokacaksın.Lalin iyi bil ki,
Aşk Aynası cihanın afetidir.Oniki yaşından beri binlerce bahadırı ve hayatının baharındaki gençleri hayatından mahrum etmiştir.Binlerce genç intihar etti.Binlerce genç veremin pençesine yakalandı.Sende ey zavallı şehit,o şehitlerin zümresine katılacaksın.Sende Aşk Aynasının vuslat ümitsizliğine dayanamayarak göçüp gideceksin….Yazılıdır………….
Leylalı Mecnun 2
Delikanlının içine vuslat ateşi düşer.Ailesinden Maksut şehrine,Cabilsa şehrine gitmek için izin ister.Ebeveyni onu gitmemesi konusunda ikna edmeyince biçare izin verirler.
Delikanlı yanında Bilgeyle birlikte,uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra Maksut Cabilsa şehrine varır.İlk yaptıkları iş saraya gidip sultana hediyeleri takdim ettikden sonra muratlarını arz etmek oldu.Sultan ve vezirler tıpkı ailesi gibi onu bu işten caydırmaya uğraşırlar.
Sultan
-Oğlum! Kızım Aşk Aynası Banu nun hayatı bana bir şartla verilmiştir.Evlenmesi hususunda ben asla kendisine karışmam.Yalnız şukadarını söyleyimki,şimdiye değin birsürü genç bu kızın uğrunda mahvolup gitti.Her talip olana bişeyler sordu.Cevap veremeyen ise sonunda helak oluyodu.Ancak cevap verenle evlenecektir.Oysa binlerce genç arasında cevap verebilen olmadı.Gel bu uğursuz aşktan vazgeç..der.Delikanlıyı fikrinden vaz geçirmek mümkün olmaz.
Sorunun sorulması için ısrar eder.Delikanlıyı büyük bi salona alırlar.Salonun tam orta yerinde bi perde gerilidir.Perde açılır,Banu yüzü peçeli olduğu halde görülür.
Banu bir musiki sesiyle ölçülemeyecek güzel ses tonuyla şöyle der delikanlıya
-Ey genç! gel bu sevdadan vazgeç.Sorularıma cevap veren olmadı.Cevap verecek gücü olan ise benimle buluşmaya karşı gönülleri toktur.Beni arzu edenler ise bu cevabı asla veremezler..der.Delikanlı..
-Ey Banu! ben vatanımdan ayrılırken ya canan,ya memat diye yemin ettim.Ey Aşk Aynası! ben sensiz yaşayamam der..Banu
-Ey genç,yazık! Eğer mümkün olsaydı,ben sana kayıtsız şartsız varırdım.Ne yazıkki bu imkansızdır.Zira buluşma karşılığı olarak her ikimizde yok oluruz..der.Delikanlı..
-Ey Banu! Beni üzme,bana merhamet et! sorularını sor..der
Aşk Aynası bir ah çekip..
-Ey genç,çok iyi dinle.Önce elifmi noktadan,yoksa noktamı eliften çıktı.İkinci olarak nezaman oldu? Üçüncü olarak elif ile noktanın birliğini göstererek isbat edebilirmisin..der.
Bu sorulardan sonra Banu peçesini kaldırır.Delikanlı o eşsiz yüzü görme zevkinin şiddetine dayanamayarak Allahu Ekber feryadı ile düşüp bayılır……..
Leylasız Mecnunlar
Delikanlı bayıldıktan sonra Banu da bir ah çekerek bayılır.Genç gözünü açtığında kendisini evde bulur.Kendi kendine karar vermişti sorulara cevap bulamazsa intihar edecekti.Bilgeyle aralarında şöyle bir konuşma geçer.
-Ey bilge! biz bu soruların cevabını nasıl buluruz?
-Oğul! Bu soruların cevabını ancak deliler vadisinde oturanlar bilir.
-Güzel! Bu memleket ne taraftadır?
-Her tarafta.
-Anlamadım.
-Oğul,delilik vadisi diye anılan mutlak bir yer yoktur.Dünyanın her tarafında delilik vadisi bulunur.
-Peki bu vadileri nasıl buluruz?
-Bundan kolay bişey yok.Hazırlanır yarın yola çıkar ararız.
Ertesi gün yola çıkarlar ama üç ay geçmesine rağmen delilik şehrini bulamazlar.Ümitleri kesilmekde olduğu bir günde,büyüklüğü dışardan belli olan bi şehre gelirler.Akşam olduğu için şehir kapıları kapalıdır.Onlarda surların yanındaki mezarlığa çadır kurup uyudular.Şafak sökerken bir kahkaha duyulur,ardından şu beyt
Mekanınız olan iki yer varki,meskendir
Biri vadi-i hayret.birisi şehr-i cünun! ........Kahin
-Evladım,işte delilik şehrini bulduk.Kalk,haydi sakinleri ile tanışıp görüşelim der.
Kalkıp mezarlığa giderler.Yedi kişi halka şeklinde bi mezarın başına oturmuşlar.Biri
-Hey ne var? Ezanmı okunuyo der.Diğeri
-Giremez beldemize dağdağ-i reybü güman
Ne biliş var,ne akıl var,ne fünun..der.
Bunu işiten diğer birinin:
-İmam,Kafirun suresini mi okuyor demesi üzerine diğer birisi:
-Sanırım Bülbül ötüyor.
Başka birisi:
-Hayır çorba tenceresi kaynıyor.
Bir Diğeri:
Ne buyurdunuz? Kahve cezvesimi taşmış?
Diğeri:
-Dalga sesi olmalı
Sonuncusu:
-Helvacı bağırıyor galiba.Biraz alsak
Ah cümle halette yine kendini zevk ederek; küllu hizbin; remzini hatemine çekmiş ferihun;
Birisi bağırıyodu:
-Ne odur,ne budur,ne şudur!
Hepsi sustular.Delikanlı ve bilge birinin huzuruna gitti.Edepli bi şekilde elini öpmek istedeiler.O güldü ve:
Haceri Esved ivar öp ger öpmekse muradın
Hiçi bus etmek için halet i bişan gerek
Can Derağuş olunurmu mütenahi sözler ile
Leb i dil öpmek için ah can gerek……der
Diğer birisine yaklaşırlar,delikanlı:
-Ey ilim sahibi hakim maruzatımız….der demez kahkaha kopardı o:
-Ve körün ünvanını arif koyarak
Görenin ismine divane denildi
Nice efsaneleri saydırmış ilim
İlmü irfanına efsane denildi
Bir üçüncüsüne müracaat ederler ve yardım isterler.Boşuna istiyordu.O da diğerleri gibi görünüyodu.Sözü keserek vereceği cevabı beklediler.O der ki:
-Yağmur mu yağıyor? İsteyen var istemeyen var.Ne isteyen ne istemeyen var.Aceba var nedemek?
Bunlarla konuşamayacak larını düşünüp bir köşeye otururlar.Bilge daima sabır tavsiye eder.
Biri onlara doğru yaklaşır.Delikanlı yaklaşana:
-Beyefendim,hoş safa geldiniz der.O
-Aaa! safa gelmedim der
-Efendim isminiz ney diye sorar
-Her dakika değişir..cevabını verir
-O halde kimsiniz der
-Ben nebileyim? Eğer bilseydim burada aşçılık yaparmıydım..der
Delikanlı büsbütün sıkılır ama bilge hala sabır tavsiye ederek şöyle der
-Bunlara bizim maksadımız ve emelimiz bildirilmiştir.Bakalım birkaç gün burada kalır riyazete gireriz.Bakalım zaman ne gösterir der.
Delikanlı zaten iştahdan kesilmiş olduğundan 24 saatte bir bikaç zeytinle idare ediyodu.
Bu minval üzere 39 gün geçti.Kırkıncı gün delilerden biri diğerini çağırdı.Bu bir mütehayyirdi.Hepsi bir yarım ay şeklinde halka oldular.Mecnun ortaya oturmuştu,Mütehayyir ise tam karşısında oturuyordu.Hepsi bir süre kendilerinden geçip,iç alemlerine daldılar.Daha sonra mecnun ve mütehayyir arasında şu konuşma başladı.
Mecnun:
-Ey şaşkın! Okudun,yazdın ve manasını da anladın.Manayı nasıl buldun,diye sordu.
Şaşkın:
-Eif ba ile
-Mana nedemektir?
-Bir in iki,ikinin bir olmasıdır
-Bunun adı nedir?
-Kelimeyi Tevhid
-Bir nasıl Tevhid olunur? ; Taksim edilmesi mümkün ve mürekkep midir ki? ;
-Hayır! Bir, sade arızasız ve engelsiz olduğu gibi,taksim edilmeside imkansızdır.
-Öyleyse bir nasıl iki olur? ve tevhide neden iki, hat var; ?
-İki çizginin biri ikrar diğeri inkardır.İnkarın varlığı,ikrarın gölgesidir.Bu sebebten dolayı iki çizginin hakikatı bir dir.Eğer bir çizgi olsa o vakit ikilik olabilirdi.
Ya! Buna ne derler?
-Üç ismi var:Hilkat sanatı,cilvei zuhur,mel a beyi vahdet.
-Bu nezaman olmuştur?
-Zaman inkar ile ilgili bir taraftır.Vucutta zaman olmaz ki.An olur
-Pekala an dediğin nedir?
-Sırf inkardır.Sırf yokluk,ikrarda zamansızlık,ayrılıkta mutlak zamandır
-Elif ba nedemek?
-Alemlerin hadiseleri
-Hangi harf asıldır?
-Elif
-Neyin aslı? Vucudunmu hadislerin mi?
-Vucudun olamaz,hadiselerin
-Elif in aslı ne?
-Nokta!
-Vucut kabul ettiğin elif mi nokta mı
-Nokta.Vucut susmuş elif ile konuşuyor
-Ya! Demek vucut iki türlü?
-Hayır.Elif ve nokta birdirler
-Öyleyse elif nasıl hasıl oldu?
-Bu bir meseledir.Söz sığmaz ki
-Mesel göster
-Misli ve naziri olamaz
-Öyleyse misal göster!
-Misali,zaman ve mekan kaydından azade olanlar anlar
-Misalin sermayesi nedir?
-Arı
-Arı neyapar?
-Balı,sevdirmek için!
-Ya başka neyapar?
-Balmumu yapar.Bildirmek için
Mecnun büyük bir sevinçle:
-Allah mübarek etsin.Ey ariflerin tacı! Hayret vadiside senin,delilik vadiside senin.Son bir sorum var.Misalini göster!
Delikanlı hayretten hayrete düşer,çünki Aşk Aynası Banu nun soruları,cevaplarla birlikte hallolmuştu.Yalnız kalbinde ne Banu nede bir şekil kalmıştı.Aşk aynası artık onun kalbi olmuştu.O şimdi tam anlamıyla seviyordu.O kendiyle vuslattaydı.Delikanlı bunları yaşarken şaşkın cebinden bir parça balmumu çıkardı.Hazır olanlara göstererek.
-Ey cemaat! işte nokta dedi
Sonra nefes ile ısıta ısıta uzattı ve
-İşte Elif dedi
O zaman mecnun ayağa kalktı ve:
-Elif in başka adı varsa söyle dedi
Şaşkın;
-Evet vardır.Yalnız kulağına söyliyeyim dedi
Yaklaştı.Birşeyler fısıldadı.Birbirlerini kucakladılar.Sonra delikanlıya dönerek:
-Ey genç! İşte şimdi Leyla sız mecnun oldun.Çünki mecnun Leyla oldu.Aradan Leyla da çıkarsa o zaman Elif in kulağına söylenen diğer isminide öğrenebilirsinder.

O na Mecnun mu denilir ki onun Leylası
Yeni bir cilve-i şevket ile Mevla olmuş
|
|
|
|
|
|
|
20 ziyaretçi (32 klik)

-
|
|
|
|
|